25 Mayıs 2015 Pazartesi

BEYAZ ASLANLAR

      Beyaz aslanları hiç görmeyenleriniz duymayanlarınız varsa hiç beyaz aslan olurmuymuş diye düşünebilirsiniz. Ama böyle bir aslan türü var. Beyaz tüyleri ve yelesiyle o deniz mavisi gözleriyle insanları kendilerine hayran bırakıyorlar.
Resime bakmak yeterli, o herşeyi açıklıyor bu hayvanların diğer türlerinden farklılığını

   Bu muhteşem hayvanların yurtları Güney Afrika'dır. Bu hayvanların renklerinin nasıl beyaz olduğunu araştıran bilim adamları bir genin mutasyona uğraması sonucu olduğunu saptamışlar.
    Kötü bir haberim var bu canlınında nesli tükenmek üzere malesef... Çünkü bu hayvanlardan şu anda dünyada yaklaşık 30 kadar bulunmakta. Sayıya bakınca ne kadar da az değil mi? :(
    Bu 30 kadar beyaz aslan Afrika'da bir parkta koruma altına alınmış durumda. Çünkü bu hayvanların doğal ortamda yaşamaları çok zor. Nedeni ise renklerinden dolayı insanların dikkatini çeken bu canlılar malesef onların kurbanı oluyorlar ve avlanıyorlar. Avlanmayanlar bile aç karınlarını doyurabilmek için kendileri av ararken yine renklerinden dolayı avları tarafından hemen farkediyorlar. Bu güzellik aslında onların en büyük dezavantajı.
    Bilim adamları bu canlıların sayılarını çoğaltmaya çalışıyorlar ama bu o kadar da kolay değil. Çünkü bir beyaz aslanın dünyaya gelebilmesi için hem anne hem baba tarafından beyaz gen taşıması gerekiyor. İlk kez bu canlıların 1928 yılında görüldüğü söylentiler arasında.
     Bir güzellik daha bu dünyadan yok olmak üzere. Bunun başlıca sebeplerinden biri biz insanlar. Bu dünyada biz insanların yaşamaya hakkı olduğu kadar diğer canlıların da yaşamaya hakkı var. Ne yazık ki biz göz ardı ediyoruz bazı şeyleri. Aslında birçok şeyi göz ardı ediyoruz. Bunun en büyük nedeni de bizlerin bencilliği.. Sanki dünya sadece bize bahşedilmiş gibi davranıyoruz. Önümüze ne çıkarsa yakıp yıkıyoruz. Canlıları yok ediyoruz. Öldürmesek bile onların yaşama alanlarını alıyoruz. Soruyorum bizlere: Bizim yaşam alanlarımız köyümüz, kasabamız ya da şehrimiz, evimiz başka canlılar tarafından elimizden alınsaydı biz ne yapardık???

24 Mayıs 2015 Pazar

ASLANLAR 2

      Aslanlardan dün biraz bahsetmiştik. Bugünde devam ediyorum aslanlar konusuna
      Aslanların pençeleri çok keskindir. Ve bu pençelerini istedikleri zaman geri çekebilirler.
      Aslanları aslan yapan diğer bir özellik ise o muhteşem kükremeleridir. Bu kükreme sesi yarım saat uzaklıktan bile duyulabilir. Kükremenin nasıl oluştuğuna gelirsek aslanların boğazlarında iki parçalı bir kemik bulunur. Bu kemik sayesinde kükreme gerçekleşir. Aslanların kükremesi bir meydan okumadır ve diğer aslanlara da bir uyarıdır aslında.
    Bir aslan tek sıçrayışta 4-5 metre kadar uzağa atlayabilir. 50-60 km hızla avlamak istediği hayvana saldırır.
    Geçmiş yüzyıllara göre aslanların sayısında fazlaca azalma görülmüştür. Biraz tarihten bahsedecek olursak Mısır, Asur ve Pers hükümdarları aslanları avlamayı görev edinmişlerdir. Moğollar bir orduyu (100.000 kadar askeri) aslanları avlamak için görevlendirmiştir. Ayrıca Romalılar da aynı şekilde bir 40 yıl kadar zamanda 50.000 kadar aslanı avlamışlardır.
     Aslanların yaşadığı bir çok alanda nesilleri tükenmiştir. Şimdi sadece Afrika ve Hindistan'ın bazı bölgelerinde bulunurlar. Tabii hayvanat bahçelerini saymazsak. İnsanlar aslanları yok etmek için ellerinden gelenleri yaptıklar. Tuzağa düşürmek, vurmak ve zehirlemek insanların yöntemlerinden bazıları. Aslanların bir türü olan siyah yeleli kap aslanının soyu tüketildi. Bazı ülkeler birçok hayvanda olduğu gibi ancak nesilleri tükenmeye yüz tutunca koruma altına almaya çalışıyorlar. Bu da biz insanların ikiyüzlülüğü oluyor. Önce sen yok et, sonra da yok olma tehlikesiyle diye koruma altına almaya çalış. Doğada bulunan birçok canlının yok olmasına da biz insanlar sebep olmadık mı. Bu konuda yazacak çok şey var ama şimdilik konumuz bu değil. Başka bir gün bu konu hakkında yazmayı düşünüyorum.
       Aslanların bir türü olan kap aslanını söylemişken diğer  türlerini de yazalım tek tek. Bu tür ayrımı aslanların postunun ve yelelerinin rengine göre yapılmıştır.
       *Berber aslanı
       *Kap (cape) aslanı
       *Senegal aslanı
       *Doğu ve Orta Afrika aslanı
       *Asya aslanı gibi...
Birde beyaz aslan var ama ona başka bir yazımda değinmek istiyorum. Şimdilik bu kadar.


23 Mayıs 2015 Cumartesi

ASLANLAR 1

    Bugün hepimizin bildiği bu hayvandan bahsetmek istiyorum.
    Aslanlar için çeşitli tabirler kullanılır bunların başında ise ormanlar kralı gelir. Aslanlar çok güçlü hayvanlar oldukları ve sadece bir kükremesiyle diğer hayvanlara korku saldıkları için aslanlara kral yakıştırması yapılmıştır. Çünkü aslan çok güçlüdür ve kral ünvanını hakeden bir hayvandır sadece kükremesi bile yeter :)
     Şimdi kısaca aslanların fiziksel özelliklerinden biraz bahsedecek olursak: Aslanların renkleri genellikle açık kahverengi ve sarıdır. Koyu kahverengi olanları da vardır fakat bunlar az bulunurlar. Erkek aslanların hepimizin hayran kaldığı yeleleri vardır. Ama bu yele dişilerde bulunmaz. Şu yelelerin muhteşemliğine bakar mısınız?
Erkek aslanlar 280 kg a, dişiler ise 150 kg a kadar çıkabilir. Tarihe geçmiş 435 kg ağırlığında bir aslanda bulunmaktadır. Ama genel olarak bu sayılardır.
Aslanlar o kadar güçlüdürler ki bir pençe darbesiyle bir hayvanın kemiklerini kırabilirler ve bir vuruşta bir insanın hayatını elinden alabilirler.
    Aslanlar kendilerine bir alan belirler ve bu alana başka aslanların girmesine asla izin vermezler. Alanlarını şiddetle savunurlar. Bu alan belirleme işini de işeyerek yaparlar. Aslanların koku alma duyusu çok gelişmiştir. Alanlarına giren aslanları bu koku alma duyusu sayesinde anlarlar. Belgesellerde bir aslanın derin derin nefes alıp verdiğini ve ağzını buruşturduğunu görürseniz biliniz ki o aslanı etrafı koklamakla meşguldur.
     Aslanlar kedigiller ailesine mensuptur. Fakat aslanların kedigillerden farklı olan iki özelliğinden bahsetmek istiyorum.
     1. Kuyruğunun ucunda püskül bulunan tek kedigil cinsidir.
     2. Sosyal olan tek kedigil cinsidir.
     İkinci özellikten biraz bahsetmek istiyorum. Diğer kedigil cinsleri yalnız yaşamayı tercih ederler. Fakat aslanlar öyle değildir. Grup halinde yaşarlar.
Küçük bir aslan grubunda bir erkek aslan ve 4-5 dişi aslan bulunur. Kalabalık gruplarda ise 2-3 erkek aslanla 20 ye yakın dişi aslan bulunur.
     Aslanların avlanma özelliklerinden bahsedecek olursak biraz aslanlar genelde gece avlanırlar. Gündüz ise yan gelip yatarlar. Avlarını yakalamak için genelde pusu kurarlar. Zebra, öküz, antilop gibi hayvanlar genellikle avladıkları türlerdir. Bir aslan acıkmadığı sürece bir hayvana saldırmaz. Çünkü aslanlar taze et yerler. Avladıkları bir hayvandan doyana kadar yerler. Doydukları zaman kalanını bırakırlar. Ve bir daha kalan o leşten yemezler.
     Yavru aslanlar anne karnında 105-112 gün arası kaldıktan sonra dünyaya gelirler. Yavru aslanlar dünyaya ilk geldikleri zaman kördürler. Gözleri yaklaşık bir hafta sonra açılır. Anne aslan yavrularına 3 ay kadar süt verdikten sonra onlara avlanmayı öğretmeye başlar. Ayrıca yavru aslanlar ilk doğduklarında üzerlerinde benekler bulunur. Bu benekler zamanla kaybolur.

      Bugünlük aslanlar konusunu burada bitirmek istiyorum ama aslanlar hakkında bilgilere yarın devam edeceğiz....

22 Mayıs 2015 Cuma

NARVALLAR

     İlk hayvan tanıtımımda narvallardan bahsetmek istiyorum.
Narvallar; boynuzlu balina ya da deniz gergedanı olarak bilinirler. Kutup bölgesindeki denizlerde yaşarlar. Eklediğim resimlerde de göreceğiniz gibi bu hayvanların bir özelliği var. Üst dudağının üzerinde ileriye doğru uzayan (ben matkap ucuna benzettim) ama boyu üç metreyi bulan bir dişe sahip olmalarıdır. Evet yanlış duymadınız o bir diş. Dünyada görebilecegimiz en uzun dişe sahip canlı türü bu olsa gerek.Bu dişler yetişkin erkeklerde çıkar ama çok az da olsa dişilerde de görülür. İlginç olan ise bir dişide iki boynuzun birden görülmesidir. Şimdiye kadar sadece bunun bir örneğine rastlanmıştır.
     İşte size uzun dişli balinamızdan bir resim

Resimde de görüldüğü gibi gerçekten değişik ve hayret verici bir canlı.


    Bu canlılar hakkında ilginç bir bilgi daha bu uzun dişleri dışında başka dişe sahip değildirler. Yiyeceklerini nasıl yediklerine gelirsek aynı yılanlar gibi yiyeceklerini çiğnemeden yutarlar. 
Ayrıca dişleri göründüğü gibi sert değil esnek bir yapıya sahiptir bu da dişlerin kolay kolay kırılmasını engeller. 

Bizim kadeh tokuşturmamız gibi bunlarında o uzun dişlerini tokuşturma alışkanlıkları var. Ama bunu neden yaptıklarına dair kesin bir bilgi olmamakla birlikte varsayımlar mevcut. Ve bu dişlerin aslında bir duyu organı olduğu da düşünülmüştür.

        Bu tek boynuzlu balinalarımız Arktik Okyanusunda yaşamlarını sürdürürler diyerek bu yazımı burada sonlandırıyorum. 


21 Mayıs 2015 Perşembe

BLOGUMDA NELER OLACAK?


     Bugün bende bir karar aldım ve blog yazarlığı kervanına katılmaya karar verdim. Biraz heyecan var içimde. Çünkü bu benim ilk deneyimim. Nasıl olacak şimdiden merak ediyorum doğrusu....
     Kısaca blogumda nelerden bahsedecegimi söyleyeyim. Adından da anlaşılacağı gibi hayvanları anlatacağım bir blog olacak belgesel tadında. Belgesel görüntülerle seslerle anlatırken ben ise yazılarımla anlatmaya çalışacağım. Okumayı seven arkadaşlar için...
     Neden hayvanlar hakkında yazdığıma gelince de küçükken belgesel izlemeyi çok severdim. Şimdide çok seviyorum bu tartışılmaz bir konu. İşte bu sebeple hayvanlar hakkında yazmaya karar verdim. İster karada ister havada ister suda yaşayan hayvan olsun hepsi hakkında elimden geldiğince yazmaya çalışacağım.
     Siz değerli blog okuyucularından da bir isteğim olacak. Hangi hayvanlar hakkında bilgi almak isterseniz onu bana bildirin. Bende öncelikli olarak onlar hakkında bilgi vermeye çalışayım. Şimdiden teşekkürler....